TUZ ODASI UYGULAMALARI

Tuz odalarında geçirilmesi gereken tedavi süresi 20-40 dakika olmalıdır..
Tuz terapiler ilk başta 5 gün üst üste sonrasında da ayda bir kez mutlaka yapılmalıdır.
Tuz odalarına girerken bir takım şeylere dikkat etmek gerekir.
Tuz odasına günlük elbiseler ile girilmez. Bunun sebebi, terapi sırasında elbiselere tuz birikmesini ve elbiselerden toz çıkmasını önlemektir. Bunun için tek kullanımlık koruyucu önlükler giyilmesi önerilir.
Ayaklarda ayakkabı olmamalıdır.
Tuz odalarına girerken parfüm kullanılmamalıdır.
45 dakikalık bir seans boyunca insanın almış olduğu tuz miktarı bir yemekte bulunan tuzun 10da 1 i kadardır.
Terapi süresince tuz odaları özel olarak kişilerin rahatlamasına yönelik olarak hazırlanmalıdır.
Çalan müzik ve loş ortam kişinin rahatlamasına yardımcı olmalıdır.
Tuz odası terapilerine çocuklarla birlikte girilebilir.
Çocuklar terapi sırasında Tuz Odasında bulunabilecek oyuncaklarla keyifli vakit geçirebilirler.
 
Tuz Odası Terapilerinin Faydaları:
Günlük hayatın stresi, negatif iyonların şehirlerde az miktarda bulunması, insanların gergin ve sinirli olmasına sebep olur ve insan vücudunu hastalıklara yatkın hale getirir, Tuz odasında solunan mikro granüllü tuz zerrecikleri bu olumsuz etkileri uzaklaştırmada ve vücut direncini yükseltmede yardımcı olurlar. Bunun yanı sıra;
- Sık görülen viral enfeksiyonlarda, öksürük ve soğuk algınlığında
- Bronşit vakalarında
- Kronik, sürekli tekrarlayan KBB (Kulak-burun-boğaz) hastalıklarında
- Alerjik soğuk algınlığında
- Sık görülen kulak enfeksiyonlarında
- Alerji kaynaklı cilt sorunlarında
- Astım hastalıklarında
- Egzama ve deri iltihabı hastalıklarında
- Sedef hatalığında
- Eklem ağrıları ve artritte yan tedavi yöntemi olarak pek çok faydalı etkileri bulunmaktadır.
 
Hangi durumlarda tuz odası terapisi önerilmez?
- Ateşe sebep olan enfeksiyonlarda
- Tüberküloz geçirmiş veya geçirmekte olan hastalarda
- Kalp yetmezliği olan kişilerde
- Kanser geçmişi olan hastalarda
- Yüksek tansiyon hastalıklarında tuz odası terapileri önerilmemektedir.
 
 
HALOTERAPİ TARİHİ
Haloterapi ilk defa 1984 yılında profesör P.P.Gorbenko tarafından bulunmuştur.1990 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde Sağlık Bakanlığı yetkilileri gözetiminde Gorbenko ve ekibi tarafından, koruyucu bakım ve hastalıkların tedavisi yönünde geliştirilmiştir. Hidroklorik madenlerde (mağaralarda) yeraltı kliniklerinin basit medikal etkisi kaya tuzunun(taş halindeki tuzların)iyonlaşmış aerosolünün yüksek düzeyde salınımı söz konusu olmamıştır.30 yıllık araştırmaları neticesinde Gorbenko ve ekibi tuzun bu etkisini bulmuşlardır.
 
Bronşiyal astım ve diğer solunum yolu hastalıkları yüzünden muzdarip olan hastaların tedavisi için Ukrayna'nın Zakarpatye bölgesinde Solotvino Tuzlarının micro klima kullanılarak gerçeklemesi üzerindeki ilk araştırmalar 1974 yılında başlatıldı. Araştırmalar Ukrayna Sağlık Bakanlığı'na ait yeraltına kurulan Alerji Hastanesi'nde gerçekleştirilmiştir. Bu devlet hastanesi alerjik hastalar için yerin altındaki bir madene inşa edilmiştir. Derinliği 286-330 metre olan bu hastane 4 katlı bir komplekstir. Bünyesinde ana galeri başta olmak üzere medikal galeri, 300 yatak, havalandırma, teknoloji galerisi ve yardımcı odalarını barındırmaktadır. Yeraltı bölümlerinde salonlar, konferans salonları ,yemek salonları, laboratuar, hemşire kışlası, personel için hazırlanmış odalar tuvaletler ve diğerleri bulunmaktadır. Gerçekleştirilen araştırmaların ışığında bölgenin iklimsel özellikleri ,yeraltının doğal özellikleri göz önüne alınmış ve yeraltındaki bu bölümlerde optimum mikro klima taklit edilerek; hava sıcaklığı 23-24C,gerçek nem %20-60 oranında tutulmuş ve 0,5-5,0mg/m3 miktarında sodyum klorid aerosolü salınmıştır, zerre miktarı 5'tir.
1975 yılında 300 metre altındaki bu alerji hastanesi sadece 4 hastayı ağırlıyordu.1976 yılında söz konusu devlet hastanesi hastaların tedavisine başlamıştır. Bronşiyal astımdan şikayetçi olan hastalar bu komplekste tedavi görmüşlerdir. Hastaların %95-97 sinde iyileşme gözlenmiş, bronşiyal astım ve diğer nefes yolu hastalıklarından (rinit, sinüzit, kronik bronşit) şikayetçi hastalarda da geçerli ve çok değerli iyileşmeler gözlenmiştir.
Alerjik ve deri hastalıklarının (sedef vb.) ,solunum yolundaki yanmaların, deri yanmalarının, tedavisindeki yüksek etkisi ve bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkisi saptanmıştır.
Enstitünün web sayfasında yer alan bu bilgiler uzayarak devam etmektedir ve tuz mağarasındaki tedavi seanslarına dahil olan hasta sayıları verilmekte ve bu hastalarda %95 lere varan iyileşmeler saptandığına dair veriler bulunmaktadır. Alternatif tıbbın beşiği Rusya da bu tür etkinlikler bu örnekte de görüleceği gibi devlet eliyle desteklenmekte ve hatta bakanlık bünyesinde gerçekleştirilmektedir.
Bu örneğin küçük bir modeli olan tuz odaları Rusya da büyük rağbet görmüş yaklaşık olarak 1000'e yakın tuz odası Rusya'nın çeşitli bölgelerinde kurulmuştur.
Tuz odalarını ünü Rusya sınırları içerisinde kalmamış Avrupa ülkelerine de taşmıştır. Örnek olarak İsviçre, Estonya, Almanya, Finlandiya gibi ülkelerin isimleri bu listeye eklenebilir.
Hatta Finlandiya'da Lappeenranta da devlet üniversitesi olan bir alerji enstitüsünde haloterapi için gerekli olan halojeneratör test edilmektedir.
Yukarıda belirtilen ülkelerde tuz odaları faaliyette olup solunum yolu hastalıklarından şikayetçi olan insanların akınına uğramaktadır. Ayrıca bu odalarda gerçekleştirilen halo terapiden yalnızca hasta insanlar değil ,terapinin koruyucu niteliği bakımından sağlıklı insanlarda faydalanabilmektedir.
Estonya Talinn' de faaliyette olan Tuz Odası(SALT ROOM)nda görevli sağlık teknisyenleri burada çalıştıkları son iki yıl içerisinde herhangi bir hastalığa yakalanmadıklarını belirtmişlerdir. Estonya’ da bulunan tuz odalarında tedavi yöntemi ise kısaca şöyledir;
Kişi 1 yıl içerisinde 3 kez terapi alacaktır ve her terapi 10 seanstan(ya da toplamda 12 ila 25 seans arası) oluşmaktadır. Her seansın süresi yetişkinlerde 60 dakika, çocuklarda ise 20 ila 40 dakikadır. Hastalar doktor tarafından belirlenen tedavi rejimine göre gruplara ayrılır.
Seans boyunca koltukta otururlar ve önerildiği üzere burundan ve ağızdan nefes alırlar.
Estonyada ki tuz odaları lansmanında tuz odaları ve tuzun tedavi edici etkileri hakkında aşağıdakiler söylenmiştir;
Tuz, mukoza ile ilintili olarak bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlamakta ve aynı zamanda mukoza üzerindeki mantarların ve bakterilerin tahrip olmasına neden olmaktadır. Bu yüzden tuz odalarında tedavi gören çocuklar sağlık bakımından daha güçlü bir yapıya kavuşmuşlar ve daha az hastalanmışlardır.
Tuz, mukus ödemi yani sümüğü azaltır hapşırığı keser, tıkalı burnu açar, rinit ya azalır ya da tamamen yokolur. Ancak bazen tuz odasına girmeye başladıktan sonra, öksürmeye başlayabilirsiniz, bu sağlığınızın kötüye gittiği anlamına gelmez. Aksine bu iyileştiğinizin işaretidir.
Tuz aerosolü sinir sisteminiz içinde iyidir stresinizi alır. Ayrıca tuz,derinizdeki bakterileri yok ederek farklı dermal (deri) problemlerinizde iyileştirmek konusunda faydalıdır.
Tuz odası; astım, üst solunum yollarıyla ilgili rahatsızlıklar, solunum yollarındaki kronik rahatsızlıklar, bronşit, kronik bronşit ve diğerleri, sedef hastalığı ve diğer bir kaç deri hastalığına iyi gelmektedir.
Aslında liste uzayıp gitmekte lansmanda hastalıkların spesifik özellikleri de yazmaktadır.
Şu ana kadar bahsini ettiğimiz tuz odasını kısaca tarifini yapalım.Tüm yüzeyleri tahta kaplı bir odanın,yine tüm yüzeyleri tuzla kaplanır.Bir jeneratör vasıtasıyla farmakolojik (medikal ya da eczane) tuzu belirli zaman aralıklarında aerosol halinde odanın içine salınır.
 
* Kaynak: Jouni Hedman MD, Timo Hugg ve Tari Haahtela, Helsinki Üniversite Hastanesi, Finlandiya